Haber

Erdoğan Toprak: “Yargıtay’ın Anayasa Kararını tanımadığı ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin suç işlediği yönündeki iddiası ciddi bir devlet krizidir”

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, “Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararını tanımadığı ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin suç işlediği yönündeki iddiası ciddi bir devlet krizidir. Yargıtay’ın bu iddiası, Anayasa’dan aldığı yetkiyi Anayasa’yı ve hukuk devletini hiçe sayarak kimsenin hukuki güvencesinin olmadığını gösteriyor.” Türkiye Büyük Millet Meclisini görevi ihmalle suçlamanın kabul edilemez bir tutum olduğunun göstergesidir. Bu karar metni, iktidarın yıllardır siyasi mağduriyet yaratmak amacıyla öne sürdüğü ‘siyasi-askeri-adli vesayet’ iddialarının Yüce Allah tarafından devlete, Meclis’e ve millet egemenliğine yönelik olduğunun göstergesidir. Mahkeme. “Bu bir metindir” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Haftalık Değerlendirme Raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:

“YÜKSEK MAHKEME’NİN MAHKEME KARARINI TANIMADIĞINI VE MAHKEME ÜYELERİNİN HATA YAPTIKLARINI İDDİA ETMESİ CİDDİ BİR DEVLET KRİZİDİR”

Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını tanımadığını ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin suç işlediğini iddia etmesi ciddi bir devlet krizidir. Yetkisini Anayasa’dan alan Yargıtay’ın Anayasa’yı ve hukuk devletini hiçe sayması, kimsenin hukuki güvencesinin kalmadığının göstergesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisini görevi ihmalle suçlaması kabul edilemez.

Bu karar metni, iktidarın yıllardır siyasi mağduriyet yaratmak amacıyla öne sürdüğü ‘siyasi-askeri-adli vesayet’ iddialarının Yüce Allah tarafından devlete, Meclis’e ve millet egemenliğine yönelik olduğunu gösteren bir metindir. Mahkeme. Anayasanın yasama-yürütme-yargı arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesini göz ardı eden bu kararın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Yargıtay’a gönderilmesi, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün tanımının kaçınılmaz bir gereğidir. anayasa.

“HEM YARGIYA HEM AVUKATLIK YERİNE GİRİŞ İÇİN MEVCUT SINAV İLE SİYASİ AYRIMCILIK VE SEÇİM YAPILACAK”

Güç; Avukat, hakim ve savcı, noter gibi hukuk mesleklerinde baraj sınavıyla eleme sistemine hazırlanıyor. Avukat sayısının artması nedeniyle staj sonrası avukat olmanın yolu hukuk fakültesi mezunlarına kapatılarak sınava tabi tutulmuştur. Bu hazırlıklar, hukukun üstünlüğüne erişimin giderek zorlaşacağını gösteriyor.

Yargıda ve savunmada ‘kaliteyi artırma’ görüntüsü altında getirilecek merkez mesleğe giriş sınavı, kayıt ve puan sisteminin gizli amacı tamamen ortadan kaldırma ve önleme amaçlıdır. Siyasi ayrışma ve seçme, hem yargıya hem de avukatlık mesleğine girişte baraj sınavıyla gerçekleştirilecek. Adalet ve yargıda siyasallaşma derinleşecek

“YÜKSEK MAHKEME’NİN ANAYASAYI VE MAHKEME KARARINI TANIMAMASI VE MAHKEME ÜYELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMASI AB’NİN ELEŞTİRİSİNİ ONAYLADI”

AB Komisyonu’nun Liderler Zirvesi’ne sunduğu, AB üyeliğine aday ülkelerdeki gelişmeler, mevcut durum ve ilerleme süreçlerinin ele alındığı Yıllık İlerleme Raporu’nda, Türkiye’nin ‘demokrasiden ve AB’ye üyelik kriterlerinden hızla uzaklaştığı’ belirtildi. . Yargıtay’ın Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi kararını tanımaması ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması AB’nin eleştirilerini doğruladı.

AB İlerleme Raporu’nda, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve demokrasinin geliştirilmesine ilişkin tavsiyelerinin dikkate alınmadığı ve AİHM yargı kararlarının uygulanmadığı belirtilirken; Yolsuzlukla etkin mücadeleye yönelik yasal düzenleme önerilerinin hayata geçirilmediği, düşünce, ifade ve toplanma özgürlüklerinin kısıtlandığı vurgulandı. Hükümet tüm bu eleştirileri reddettiğini açıklasa da gerçekler gizlenemez.

“BİREYSEL KREDİ KARTI HARCAMALARI YÜZDE 122, KART BORÇLARI YÜZDE 180 ARTTI”

Bireysel kredi kartı harcamaları yüzde 122, kart borçları ise yüzde 180 arttı. Kart borçlarının ve harcamalarının katlanarak artması, insanların büyük bir kesiminin gelecekteki gelirlerini çaresizlik içinde tüketmek zorunda kaldığını gösteriyor. Milyonlarca insan yakın gelecekte bankaların yasal takipleri, yaptırımları ve el koymalarıyla karşı karşıya kalacak.

Artan faiz oranlarıyla birlikte Ekim ve Kasım aylarında daha da artacak olan kart borçları ve kart harcamalarına ilişkin rakamlar, yakın gelecekte milyonlarca kart sahibinin borçlarını ödemekte zorlanacağının sinyalini veriyor. Halihazırda 12 milyar liraya yükselen yasal takipteki kart borçları, önümüzdeki günlerde ülke genelinde kitlesel bir hukuki takip-icra-haciz tablosuyla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor.

“İSTİHDAMDA CİDDİ BİR ARTIŞ SAĞLAMAK ZOR, HATTA İMKANSIZ GÖRÜNÜYOR”

Ekim ayında aylık dış ticaret açığı 6 milyar doları aşarken, 10 aylık açık 94 milyar dolara yükseldi. En büyük ihracat pazarı olan AB’deki daralmanın olumsuz etkisi artıyor. AB’nin Hindistan ile imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşması, AB’ye yapılan ihracattaki düşüşü hızlandıracak.

Seçimden sonra yeni atandı ekonomi Yönetim, rasyonel politikalara geçiş söylemiyle birlikte ‘üretim-ihracat-istihdam’ın artırılmasına dayalı bir ekonomik modeli hayata geçireceğini açıkladı. Ancak üç aydır ortaya çıkan tablo üretimde azalmaya, ihracatta ise yavaşlama ve düşüşe işaret ediyor. Buna göre istihdamda ciddi bir artış sağlamak zor, hatta imkansız görünüyor.

“UYGULANAN ‘SEÇİCİ KREDİ’ POLİTİKASI İLE ÜÇ BÖLGEDE MALİ YOKSULLUKLARIN DERİNLEŞMESİ KAÇINILMAZ GÖRÜNÜYOR”

Bankaların ticari kredilerinin dağılımında ortaya çıkan finansal eşitsizlik tablosu, Doğu-Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerindeki ekonomik çöküşü doğruluyor. Ticari kredilerin yaklaşık yüzde 50’si İstanbul ve Marmara Bölgesi’ne giderken, üç bölgedeki 41 ilin kredi pastasındaki payı ancak yüzde 12’ye ulaşıyor. Uygulanan ‘seçici kredi’ politikasıyla birlikte üç bölgede de finansal yoksullaşmanın derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor.

6 Şubat depremini yaşayan illerin çoğunun yer aldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kredi payı, bu bölgelerin ekonomisinde de finansal bir depremin yaşandığını gösteriyor. Uygulanan seçici kredi politikasıyla birlikte üç bölgedeki mali eşitsizliğin daha da derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor.

“ÇİĞ SÜT FİYATI 3 TL ARTIRKEN BU ARTIŞ PİYASADAKİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYATLARINA DA YANSIDI”

Çiğ sütün fiyatına 3 TL artış sağlanırken, bu artış marketlerdeki süt ve süt ürünleri fiyatlarına da yansıdı. Ulusal Süt Kurulu’nun (USK) enflasyon altında bastırmaya çalıştığı yüzde 40’lık çiğ süt fiyat artışı peynir, tereyağı, yoğurt vb. fiyatlarına yansıyor. Tüm süt ürünlerinin fiyatlarında ciddi artışları beraberinde getirecek.

Asgari emekli maaşının 7 bin 500 TL, asgari ücretin 11 bin 400 TL, açlık sınırının 14 bin TL, yoksulluk sonucunun 45 bin TL olduğu bir geçim ortamında, yetersiz beslenme sorunu çok ciddi seviyelere ulaşacak. “Milyonlarca çocuğun boş öğle yemeği kutusu ya da sadece kuru ekmeğe sahip olması ve süt, peynir gibi en temel besin maddelerinden mahrum kalması, hükümetin dikkatsizce ve özensizce uyguladığı ekonomi, tarım ve hayvancılık politikalarının acı ve acı sonucudur. dikkatsizlik.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu